Değerli Meslektaşlarımız,
Acil Veteriner Hekimleri Derneği olarak sizleri büyük bir heyecan ve gururla Uluslararası Katılımlı 7. Veteriner Tıp Acil ve Yoğun Bakım TuVECCA Kongresi’ne davet ediyoruz!
Kongremiz, 3-6 Aralık 2025 tarihleri arasında Titanic Deluxe Otel, Antalya’da gerçekleştirilecektir. Bu özel kongrede, hem yurtiçinden hem de yurtdışından alanında uzman konuşmacılar, güncel bilgi ve deneyimlerini paylaşacaklardır. Kongremiz hem bilimsel içeriği hem de sosyal programlarıyla eşsiz bir deneyim sunmayı hedeflemektedir.
Bu yıl bir ilke imza atıyoruz!
Kongremiz, yalnızca bilimsel bir etkinlik olmanın ötesine geçerek toplumsal bir farkındalık yaratmayı amaçlıyor. "Dokunma" mottosuyla, kadına, çocuğa, hayvana ve her türlü şiddete karşı durarak sosyal sorumluluğumuzu da ön planda tutuyoruz.
Neler Sizi Bekliyor?
Bilimsel ve sosyal açıdan dolu dolu bir kongre için 2025’i unutulmaz kılmayı hedefliyoruz. Bu anlamlı ve verimli kongremizde yer alarak bilgi ve tecrübelerinizi paylaşmanızdan büyük mutluluk duyacağız.
Sizleri 3-6 Aralık’ta Antalya’nın eşsiz atmosferinde ağırlamayı dört gözle bekliyoruz!
Sevgi ve Saygılarımızla,
TuVECCA Yönetim Kurulu Başkanı
Uzm. Vet. Hekim Ender ERKOÇ
1977 yılında İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra 1996 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 2001 yılında mezun oldu. Aynı yıl İÜ Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine başladı. 2002 yılında Kedi ve Köpeklerde Otoloji branşında çalışmalarına başladı. Aynı yıl Cerrahi Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi kadrosuna atandı. 2006 yılında 1 ay süreyle Almanya Münih’te Ludwig Maximilian Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniği ve Ameliyathanesinde çalıştı. 2007 yılında “Kedi ve Köpeklerde Dış Kulak Hastalıkları Üzerine Klinik İncelemeler” konulu doktora tezini tamamlayarak DVM, PhD ünvanını aldı. 2015 yılında akademik yayın ve sözlü sınav aşamalarını geçerek İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Doçenti ünvanını almaya hak kazandı ve çalışmalarına Kedi ve Köpeklerde Kulak Burun Boğaz Hastalıkları (Veteriner Otorinolaringoloji) üzerine devam etti. 2018 yılında İÜC Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı bünyesinde kedi ve köpekler için Kulak Burun Boğaz Kliniği’nin kurulmasına öncülük etti. 2020 yılında Veteriner Fakültesi’nin yeni yapılan Hayvan Hastanesi’nde Odyoloji Kliniği açılması ile ilgili çalışmalar başlattı. 2024 yılında İÜC Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi bünyesinde Türkiye’deki ilk Veteriner Odyoloji Kliniği’nin kurulmasına öncülük etti. Çalışmalarına halen Türkiye’de fakülte bünyesinde ilk ve tek olan İÜC Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Odyoloji Kliniklerinde devam etmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Kedilerde Pinnal Yassı Hücre Karsinomu: Marjinal mi? Radikal mi?
Beyaz kıl örtüsüne sahip ve sokağa ya da balkona çıkma eğilimindeki kedilerde apeks pinna’da oluşan solar dermatit lezyonları zamanında ve gerekli müdahaleler yapılmadığı takdirde yassı hücreli karsinoma’ya dönüşme eğilimindedir.
Yassı hücreli karsinoma; oldukça agresif invazyon yeteneğine sahip, lizis ile karakterize bir malign neoplazmadır.
Özelikle beyaz kıllı kedilerin pinnasında görülen yassı hücreli karsinom lezyonlarında erken tanı ve erken operatif müdahale prognozu direkt etkilemektedir.
Bu sunumda kedilerde pinnal yassı hücreli karsinomlara yaklaşım, tanı ve tedavi prosedürleri, postoperatif terapötik süreçler ve prognoz hakkında bilgi verilecektir.
Köpeklerde Aurikular Hematom: Doğru Bilinen Yanlışlar
Aurikular hematom, aurikulanın iç yüzünde deri ile kıkırdak arasında ya da kıkırdak içinde meydana gelen hemoraji nedeniyle görülen kan toplanması olgusudur. Köpeklerde sıklıkla görülen aurikular hematomun nedenleri; otitis eksterna, hastanın başını sallaması ve kulaklarını kaşıması olarak biliniyor olsa da yapılan çalışmalar bu nedenlerin yalnızca tetikleyici faktörler olduğunu, hastalığı oluşturan asıl mekanizmanın çok başka nedenlere bağlı olduğunu göstermiştir. Bu sunumda köpeklerde aurikular hematomun oluşum nedenleri, medikal ya da operatif tedavi seçenekleri, komplikasyonlar ve prognoz ile ilgili bilgi verilecektir.
Otitis Eksterna: Tedavi Seçenekleri
Otitis eksterna, dış akustik kanalın yangısıdır. Kedi ve köpeklerde en sık görülen kulak hastalığıdır. Veteriner kliniklerinde hastaların periyodik parazit tedavileri ya da kontrolleri nedeniyle hastaları sık sık görmek mümkün olduğundan akut otitis eksterna sıklıkla tanılanabilirken KBB kliniğine çoğunlukla referans ile hasta geldiğinden otitis eksterna hastalarının % 99’unda otitis eksterna’nın kronik formu görülmektedir.
Bu sunumda akut ve kronik otitis eksterna’ya yaklaşım, tedavi süreci ve planlama, medikal ve operatif tedavi seçenekleri, prognoz, alınan yanıtlar ve komplikasyonlar ile ilgili bilgiler verilecektir.
SÖYLEŞİ: Serümenolitik mi? Lubrikant mı? Kulak Temizleme Ne Zaman? Nasıl?
Serümen, kulağın doğal yapısında bulunan ve önemli işlevleri olan bir salgıdır. Kulağın nemli kalmasını sağlayarak kuruluğu önler, mikroorganizmalara karşı fiziksel bir bariyer oluşturarak enfeksiyonlara karşı koruma sağlar. Dış ortamdan gelen toz, kir ve küçük partiküllerin kulak zarına ulaşmasını engelleyerek orta ve iç kulak yapılarını korur. Ancak bazı durumlarda serümenin fizyolojik yapısında bozulmalar meydana gelebilir. Özellikle serümenin miktarında artış, yapısında ya da kıvamında değişiklik, birikme ve buna bağlı olarak kötü koku gibi belirtiler gözlenebilir. Ayrıca enfeksiyon etkenlerinin devreye girmesiyle pis kokulu kulak akıntısı olan otore meydana gelir. Otorenin temizlenmesi amacıyla çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin seçimi; hastanın mevcut klinik durumu, kulak kanalının yapısı ve ırka özgü anatomik farklılıklar gibi birçok faktöre bağlıdır. Otorenin uzaklaştırılması için farklı içeriklere sahip solüsyonlar bulunmaktadır. Bu söyleşide, “Kulak ne zaman ve nasıl temizlenmeli, hangi durumlarda serümene ve otoreye müdahale edilmeli ve hangi yöntemler tercih edilmeli?” soruları üzerinde durulacaktır. Ayrıca serümenin yumuşatılmasında ya da otorenin temizlenmesinde kullanılan serümenolitik ve lubrikant solüsyonların içerikleri, kullanım alanları ve tercih kriterleri ele alınacaktır.
Burun ve Boğaz Yapılanması
Bir canlının yaşamsal faaliyetlerini sağlıklı ve yeterli bir seviyede devam ettirmesini sağlayan temelde 8 sistem bulunur. Bu sistemlerden bir tanesi olan solunum sistemi, alt solunum sistemi ve üst solunum sistemi olmak üzere 2 bölümde incelenir. Rinolaringoloji’nin incelediği üst solunum sistemi rostralde burun delikleri olan nares ile başlar, kaudalde son larinks kıkırdağı olan krikoid kıkırdak ile sonlanır.
Bu sunumda sırasıyla, burun delikleri (nares), burun boşluğu (kavum nazi), paranazal sinüsler, farinks (orofarinks, nazofarinks, laringofarinks) ve larinks (epiglottis, tiroid, aritenoid, krikoid) yapılanmaları, birbirleriyle olan ilişkileri ve kedi ve köpeklerde konumlanmaları ile ilgili bilgi verilecektir.
Boğazda Tanıya Giden Yollar
Boğaz; farinks ve larinks olamk üzere 2 bölümde incelenir. Farinks’in; orofarinks, nazofarinks ve laringofarinks olmak üzere 3 bölümü vardır. Larinks; kraniyodorsalden kaudoventrale doğru hyoid kemik ve epiglottis, tiroid kıkırdak, aritenoid kıkırdak ve krikoid kıkırdak olmak üzere birbirleriyle uyum içinde çalışan 4 kıkırdaktan oluşmaktadır.
Bu sunumda birbiriyle iç içe ve büyük bir uyum içerisinde çalışan boğaz yapılarındaki lezyonları tespit edebilmek ve tanıları kaçırmamak için yapılması gereken sistematik boğaz muayenesi ve boğazın incelenmesi sırasında dikkat edilmesi gereken püf noktalar anlatılacaktır.
Rinoskopi ve Nazofaringoskopi’nin Püf Noktaları
Nazal kavite, içerinde konka (turbinata) ve meatusları barındırır. Oldukça ince kıkırdak yapılar olan konka ya da turbinatalar burun boşluğu içerisinde temel olarak dorsal, mediyal ve ventral konkalar olarak konumlanmıştır. Ayrıca kaudaldeki etmoturbinatlar, dorsalde ektoturbinatlar ve ventralde endoturbinatlar olarak yerleşmiştir. Konka ve turbinataları birbirinden ayıran ve burun boşluğu içerisinde havalanmayı sağlayan, dorsalde frontal sinüs, ventralde nazofarinks ile iştiraki sağlayan meatuslar; dorsal, mediyal, ventral ve ortak meatus olmak üzere 4 adet yol olarak karşımıza çıkar.
Farinks’i nazal kaviteye bağlayan nazofarinks kendi içinde kaudal burun delikleri, koana ve nazofaringeal meatus’u içerir.
Bu sunumda burun ve boğaz yapılarının direkt muayene yöntemleri ile muayenesinin yapılamadığı yerlerin anterograd ve retrograd yollarla rinoskopik ve nazofaringoskopik muayenesi hakkında bilgi verilecektir.
Kedilerde Rinomikozlar
Rinomikozis, burun boşluğu ve sinüslerde mantarların neden olduğu enfeksiyonlardır. Klinik olarak non-invaziv (yüzeysel) ve invaziv (derin dokulara yayılan) olmak üzere iki formda görülür. Non-invaziv form bağışıklığı sağlam bireylerde sınırlı kalırken, invaziv form bağışıklığı baskılanmış bireylerde ciddi sistemik tablolara yol açabilir.
Kedilerde rinomikozlar genellikle invazivdir ve başlıca etkenler Cryptococcus neoformans, Cryptococcus gattii, Aspergillus fumigatus ve Aspergillus felis’tir. Bu patojenler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “kritik öncelikli” olarak tanımlanmıştır ve zoonotik potansiyelleri nedeniyle halk sağlığını için risk taşımaktadır.
Serolojik ve moleküler tanı yöntemleri, invaziv olmayan örneklerle hızlı teşhis sağlayarak tedavi başarısını artırır. Türkiye’deki sokak hayvanı yoğunluğu ve çevresel rezervuarlar, enfeksiyon riskini yükseltmektedir.
Bu sunumda kedilerde sıklıkla görülen rinomikozlara yaklaşım, tanı ve tedavi seçenekleri ile ilgili bilgi verilecektir.
Laringeal Paraliz’e Yaklaşım
Larinks kıkırdaklarından üçüncüsü olan aritenoid kıkırdak sağlı sollu tam açıldığında rima glottidis denen açıklığı meydana getirir ve bu açıklık larinks’in görevlerinden biri olan respirasyon görevini yerine getirmesini sağlar. N. laringeus rekurrens tarafından innervasyonu sağlanan aritenoid kıkırdağın çeşitli nedenlere bağlı olarak parezi ya da paralizi sonucu larinks respirasyon ve proteksiyon görevlerini yerine getiremez. Bu durum hastada ileri derecede inspiratorik stridor ve yutkunma problemleri ile karşımıza çıkar.
Bu sunumda laringeal paraliz’in etyolojisi, klinik bulguları, muayene yöntemleri ve klinik görünümü, tanı ve tedavi yöntemleri, prognoz ve komplikasyonları ile ilgili bilgiler verilecektir.
1997 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini tamamladıktan sonra 2015 yılında yüksek öğrenimine başladığı Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü’nden 2019 yılında yüksek onur derecesi ile mezun oldu. 2020 yılında lisans bitirme projesi ulusal bir dergide yayımlandı. 2020-2021 yılları arasında özel bir hastanede klinik odyolog, 2021-2023 yılları arasında özel bir eğitim ve rehabilitasyon merkezinde eğitim odyoloğu olarak görev yaptı. 2023 yılında İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi’nde klinik odyolog olarak çalışmaya başladı. 2024 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde Odyoloji Yüksek Lisansı’na başladı. Halen İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Odyoloji ve Kulak Burun Boğaz Kliniklerinde çalışmaya devam etmektedir.
İŞİTME DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ VE ENDİKASYONLARI
İnsanlarda işitme aralığı 20 – 20.000 Hz iken, bu aralık kedi ve köpeklerde yaklaşık 40 – 65.000 Hz’dir.
İşitme kaybı; işitme sisteminde meydana gelen patolojiler sonucu çevredeki seslerin algılanamamasıdır. İşitme kayıpları, işitme sisteminin farklı bölümlerinden kaynaklanabilmekte olup işitmeyi farklı derecelerde etkileyebilmektedir. Lokalizasyonuna göre işitme kayıpları temelde iletim tip, sensörinöral tip ve karma tip işitme kayıpları olarak sınıflandırılmaktadır.
İşitme sisteminin farklı yapılarının değerlendirilebildiği objektif test yöntemleri başlıca; İşitsel Uyandırılmış Beyinsapı Yanıtları (BAER), Otoakustik Emisyonlar (OAE) ve Akustik İmmitansmetri (Timpanometri, Geniş Bant Timpanometri, Akustik Refleks Testleri)’dir. İşitsel uyandırılmış beyin sapı yanıtları (BAER), işitsel uyaranın gönderimini takiben ilk 10 msn’de oluşan beyin sapı yanıtlarıdır. Otoakustik emisyonlar (OAE), kokleadaki dış tüylü hücrelerden kaynaklanan çok küçük şiddetteki ses dalgalarının ölçümlenmesidir. Akustik immitansmetri; kulak zarı, orta kulak ve akustik refleks yollarının fonksiyonunun değerlendirildiği bir test yöntemidir.
Bu sunumda, anamnez ve fiziksel muayene bulguları doğrultusunda kedi ve köpeklerde tercih edilecek olan işitme değerlendirme yöntemlerinin endikasyonları ve tanıya giden yolda öneminden bahsedilecektir.
1998 yılında İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 2016 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 2021 yılında birincilik derecesi ile mezun oldu. Lisans öğrenimi süresince, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nin farklı ülkelerdeki Veteriner Fakülteleriyle yaptığı ikili anlaşmalar kapsamında yürütülen Extramural Summer Training Program çerçevesinde; 2017-2018 yaz döneminde Saraybosna Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde, 2019-2020 yaz döneminde ise St. Petersburg Devlet Veterinerlik Üniversitesi'nde klinik stajlarını başarıyla tamamladı. 2022 yılında İÜC Veteriner Fakültesi Cerrahi Ana Bilim Dalı’nda doktora eğitimine başladı. Doktora eğitimine aynı Ana Bilim Dalında Kulak Burun Boğaz kliniğinde devam etmektedir.
Kedilerde rinomikozlar
Rinomikozis, burun boşluğu ve sinüslerde mantarların neden olduğu enfeksiyonlardır. Klinik olarak non-invaziv (yüzeysel) ve invaziv (derin dokulara yayılan) olmak üzere iki formda görülür. Non-invaziv form bağışıklığı sağlam bireylerde sınırlı kalırken, invaziv form bağışıklığı baskılanmış bireylerde ciddi sistemik tablolara yol açabilir.
Kedilerde rinomikozlar genellikle invazivdir ve başlıca etkenler Cryptococcus neoformans, Cryptococcus gattii, Aspergillus fumigatus ve Aspergillus felis’tir. Bu patojenler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “kritik öncelikli” olarak tanımlanmıştır ve zoonotik potansiyelleri nedeniyle halk sağlığını için risk taşımaktadır.
Serolojik ve moleküler tanı yöntemleri, invaziv olmayan örneklerle hızlı teşhis sağlayarak tedavi başarısını artırır. Türkiye’deki sokak hayvanı yoğunluğu ve çevresel rezervuarlar, enfeksiyon riskini yükseltmektedir. Bu sunumda kedilerde sıklıkla görülen rinomikozlara yaklaşım, tanı ve tedavi seçenekleri ile ilgili bilgi verilecektir.
...
1988 yılında Trabzon’da doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini Trabzon’da tamamladı. 2013 yılında Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı yıl, Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 2015 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine başladı. 2024 yılında İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Veterinerlik Cerrahisi Programı’nda, “Kedilerde Uygulanan Farklı Anestezi Protokollerinde Bispektral İndeks Monitörizasyonu (BIS) Bulgularının Değerlendirilmesi” başlıklı doktora tezini tamamlayarak DVM, PhD unvanını aldı. 2025 yılında İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı’na Dr. Öğretim Üyesi olarak atanmıştır.
Mesleki ve akademik yaşamı boyunca, anestezi, analjezi ve reanimasyon, kulak burun boğaz ve küçük hayvan cerrahisi alanlarına yoğunlaşmıştır. Ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmış makaleleri, kongre bildirileri ve kitap bölümleri bulunmaktadır.
Brakisefalik Irklarda Anestezi Hataları
Son yıllarda dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de popülerliği giderek artan brakisefalik ırklar, özgün anatomik yapıları nedeniyle başta brakisefalik obstrüktif hava yolu sendromu (BOAS) olmak üzere ciddi üst solunum yolu hastalıklarına yatkındırlar. Sadece BOAS’a neden olan lezyonların tedavisinde dahi genellikle cerrahi müdahale gerektirmekte olup, müdahale sürecinin en kritik aşamalarından birini güvenli anestezi uygulaması oluşturur.
Brakisefalik ırkların üst solunum yollarındaki anatomik bozukluklar (stenotik nares, yumuşak damak hiperplazisi, laringeal sakkül eversiyonu vb.) anestezi sırasında hava yolu açıklığının sağlanmasını güçleştirir. Bu nedenle, gerek preanestezik değerlendirme, gerekse anestezi indüksiyonu, idamesi ve derlenme dönemlerinde ayrıca endotrakeal entübasyonda dahi bu ırklara özel bir yaklaşım benimsenmelidir.
Bu sunumun amacı; brakisefalik ırklarda yapılan yaygın anestezi hatalarını ortaya koymak, bu hataların nedenlerini açıklamak ve komplikasyon oranlarını azaltmaya yönelik uygun anestezik yaklaşımları vurgulamaktır.
Otitis Eksterna: Etiyoloji ve Sınıflandırma
Otitis eksterna, kedi ve köpeklerde en sık karşılaşılan kulak hastalığı olup, horizontal ve vertikal kulak kanalları ile çevresindeki dokuların yangısı olarak tanımlanır. Hastalığın erken döneminde, hastalarda baş sallama, etkilenen kulakta kaşıntı ve ağrı gibi klinik belirtiler gözlenir. Otitis eksternanın etiyolojisinde birden fazla faktör rol oynadığından, özellikle kronik ve tekrarlayan olguların patogenezi karmaşık ve çok faktörlü bir yapıdadır. Bu nedenle, etkili bir tedavi için, kedi ve köpeklerde otitis eksternaya neden olabilecek olası etiyolojik unsurların iyi anlaşılması ve hastaların sistematik bir şekilde değerlendirilmesi büyük önem taşır. Başarılı bir sağaltım, uygun bir tanı konulması ve ardından altta yatan nedenin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olmaktadır.
Bu sunumda; otitis eksternanın etiyolojisi, hastalığın oluşumunda rol oynayan faktörler ele alınacak; bu faktörlerin tanı ve tedavi sürecindeki önemi vurgulanacaktır.
1994 yılında Ankara Kurtuluş Lisesi’nden mezun olan Doç. Dr. Mehmet Fatih Bozkurt, 2000 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden lisans derecesini başarıyla almıştır. Akademik kariyerine 2001–2004 yılları arasında Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olarak adım atmış; 2010 yılında Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde Veteriner Patoloji alanında doktora eğitimini tamamlayarak uzmanlık unvanını almıştır.
2010 yılından bu yana Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde görev yapmakta olup, akademik ve bilimsel çalışmalarını aralıksız sürdüren Dr. Bozkurt, 100’ün üzerinde bilimsel makale, çok sayıda ulusal ve uluslararası bildiri ile literatüre önemli katkılar sunmuştur. Ayrıca, 50’den fazla bilimsel araştırma projesinde yürütücü veya araştırmacı olarak aktif görev almıştır.
Veteriner patoloji alanında ülkemizdeki en kapsamlı laboratuvarlardan birinin kurulmasına öncülük etmiş; Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde hayata geçirdiği bu Patoloji laboratuvarı, halihazırda 500’ün üzerinde veteriner kliniğine düzenli hizmet sunan önemli bir teşhis ve danışmanlık merkezi konumundadır.
Alanında uzman bir akademisyen olarak, toksikolojik patoloji, İyi Laboratuvar Uygulamaları (İLU) projeleri, feline enfeksiyöz peritonitis (FIP), kedi mikobakteriyel hastalıkları, kedi ve köpeklerde neoplastik hastalıklar, sitoloji ve immunohistokimya gibi konularda derinleşmiş bilgi birikimi ve deneyime sahiptir. Aynı zamanda veteriner sektörünün önde gelen kurum ve kuruluşlarına bilimsel danışmanlık hizmeti sunmakta; meslek içi eğitimler, seminerler ve bilimsel toplantılarla meslektaşlarının gelişimine katkıda bulunmaktadır.
İleri düzeyde İngilizce ve İspanyolca bilmektedir.
Olgularla İntranazal Sitoloji ve histopatoloji
Kedi ve köpeklerde nazal hastalıklarının tanısında sitolojik ve histopatolojik incelemeler önemli bir yer tutar. Özellikle son yıllarda artan nazal hastalık olguları, veteriner kliniğe başvuru oranlarının yükselmesi, gelişen görüntüleme teknikleri (BT, endoskopi) ve artan doku örnekleme sıklığı sayesinde daha iyi tanımlanabilmektedir. Bu gelişmeler, hem enflamatuar hem de neoplastik nazal lezyonların daha doğru ve erken teşhisini mümkün kılmıştır. Sitoloji, hızlı ve pratik sonuçlar verebilmesi nedeniyle özellikle ilk aşamada tercih edilen bir yöntemdir. Örnekleme işlemi genellikle nazal lavaj, fırça sürüntüsü, ince iğne aspirasyonu ya da endoskopik yöntemlerle gerçekleştirilir. Normalde sitolojik örneklerde silyalı epitelyal hücreler, az miktarda mukus ve makrofajlar bulunur. Patolojik durumlarda ise nötrofil, eozinofil, lenfosit gibi inflamatuar hücrelerde artış gözlenebilir. Enfeksiyon, alerji, paraziter hastalıklar ve tümörler sitolojik bulgularla ayırt edilmeye çalışılır. Özellikle mantar enfeksiyonlarında hif ya da maya yapıları tanıyı kolaylaştırabilir. Neoplastik durumlarda birçok hücreden orijin alabilen atipik hücre grupları ve belirgin pleomorfizm dikkat çeker.
Histopatolojik inceleme, çoğu zaman nazal hastalıkların kesin tanısı için gereklidir. Normal burun mukozası silyalı kolumnar epitel ile örtülüdür ve submukozasında bez yapıları ile damarlar bulunur. Enflamatuar hastalıklar arasında akut ya da kronik rinit sık görülür. Akut rinitte nötrofil infiltrasyonu ön plandayken, kronik vakalarda lenfosit, plazma hücresi ve bazen granülomatöz reaksiyonlar izlenir. Fungal enfeksiyonlar genellikle nekroz, granülom ve mantar elemanlarının varlığı ile karakterizedir. Kedi ve köpekte idiopatik nazal patolojiler de tanımlanmıştır. Bunlar genelde lenfoplazmasitik hücreler ile karakterize inflamasyona neden olur.
Nazal tümörler hem köpek hem kedilerde görülebilir. Köpeklerde daha sık olarak adenokarsinom ve skuamöz hücreli karsinom gibi epitelyal tümörler karşımıza çıkar ve bu tümörler sıklıkla lokal invazyon gösterir. Kedilerde ise extranodal lenfoma nazal bölgede sık görülen bir malignitedir. Sarkomlar ise daha nadir olup daha erken dönem neoplazileridir. Bunlar genellikle kıkırdak ya da kemik matriksi üretimi ile karakterizedir. Neoplastik lezyonlar genellikle agresif büyür, çevre dokulara yayılır ve bazen lenf nodlarına metastaz yapabilir.
Klinik olarak hastalar burun akıntısı, epistaksis, yüz deformitesi gibi belirtilerle başvururlar. Tanı koymak için fiziksel muayeneye ek olarak görüntüleme yöntemleri (X-ray, BT), rinoskopi, sitolojik değerlendirme ve en önemlisi histopatolojik inceleme yapılır. Bazı vakalarda immunohistokimyasal yöntemlerle hücre tipi ve tümör alt türlerinin tayini gerekebilir. Sitoloji, hızlı bilgi sağlasa da histopatoloji tanı ve prognoz açısından altın standarttır.
...
...
Current Occupations
From 08/24 Founder and CEO, VETEM, Veterinary Emergency Clinics, Zürich, Switzerland
From 04/23 Member, Board of Directors, PlakentiaVets, Greece
From 10/21 Member, Editorial Board, Frontiers in Veterinary Comparative Pain
From 08/08 Director, Veterinary Anaesthesia School for Technicians (VASTA)
From 10/07 Head of Experimental Anaesthesia and Analgesia (Ass. Prof.), MSRU, Vetsuisse faculty, University of Zürich, Zürich, Switzerland
From 2006 CEO, Veterinary Anaesthesia Services-International, Winterthur, Switzerland
Teaching:
...
2006 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun olmuş ve 2017 yılında aynı üniversitede doktorasını tamamlamıştır. 2018’de atlarda osteopati, 2023’te ise köpek osteopatisi eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. Aynı zamanda Türkiye Binicilik Federasyonu (TBF) ve Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI) resmi veterinerlerinden biridir. Evli ve iki çocuk babasıdır. 2023’ten beri Danimarka’da yaşamaktadır.